Ayda's English
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn English From Turkish
Learn English From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
The course owner has not enabled manual mode
Ayda's English - Leaderboard
You may also like
You may also like:
Ayda's English - Details
Levels:
Questions:
180 questions
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Babam gemide çalışır. | My father works on the ship. |
Babam bir denizci. | My dad is a sailor. |
Birinci Subay veya Kaptanın Yardımcısı | First Officer or Captain's Assistant |
Peki, ya anneniz? | What about your mother? |
Aslında,... | Actually, ... |
Annemin kökenleri | My mother's origins |
Akrabalar | Relatives |
Komşular | Neighbours |
Aynı anda | At the same time |
Mühendislik okudum. | I studied engineering. |
Ceketimi çıkardım. | I took off my jacket. |
Hepsi bu kadar. | That is all. |
Arabanın arkasında | Behind the car |
Beyaz bir heykel var. | There is a white statue. |
Yüklenici şirket (taşeron firma) | Contractor company |
İçecek suyumuz yok. | We don't have have any water to drink. |
Çalar saatimi erken kalkmak için ayarladım. | I set my alarm clock to get up early. |
Kilo vermek için su içiyorum. | I drink water to lose weight. |
Ekmek almaya gittim. | I went out to buy bread. |
Okula gitmek için otobüse biniyorum. | To go to school, I take a bus. |
Para kazanmak için çalışmalıyım. | To earn money, I should work. |
Biraz ekmek almak için süpermarkete gittim. | To buy some bread, I went to the supermarket. |
Anneme yardım etmek için salata hazırladım. | To help my mother, I prepared the salad. |
Cep telefonumu arkadaşlarla konuşmak için kullanıyorum. | I use my mobile phone to speak with friends. |
Arabada bir kedi var. | There is a cat in the car. |
Evde bir kedi var. | There is a cat in the house. |
Masada bir tava var. | There is a pan on the table. |
Mutfakta insanlar var. | There are people in the kitchen. |
Okulda öğrenciler var. | There are students at school. |
Masada bir kuş var. | There is a bird on the table. |
Bahçede kediler var | There are cats in the garden |
Odamda oyuncaklar var. | There are toys in my room. |
Odamda kitaplarım var. | I have books in my room. |
Okulda öğretmenler var. | There are teachers in the school. |
Bahçede bir havuz var. | There is a pool in the garden. |
Bahçede iki kedi var. | There are two cats in the garden. |
Uyumanı istiyorum. | I want you to sleep. |
Gelmeni istiyorum. | I want you to come. |
Kardeşimin koşmasını istiyorum. | I want MY BROTHER to run. |
Benden ne yapmamı istersiniz? | What do you want ME to do? |
Babamın ne yapmasını istiyorsun? | What do you want MY FATHER to do? |
Elsa'yı izlemesini istemiyoruz. | We don’t want her to watch Elsa. |
Evraklarımı göndermemi istediler. | They wanted ME to submit my paperwork. |
Aliden'ın evraklarını göndermesini istediler. | They wanted ALİ to submit his paperwork. |
Öğrencilerimin kitap okumasını istiyorum. | I want my students to read books. |
Öğrencilerimin birçok şey öğrenmesini istiyorum. | I want my students to learn many things. |
Ahmet'in bana yardım etmesini istiyorum. | I want Ahmet to help me. |
Ahmet'e yardım etmek istiyorum. | I want to help Ahmet. |
Anneme yardım etmek istiyorum. | I want to help mum. |
Annemin bana yardım etmesini istiyorum. | I want mum to help me. |
Eğitim verdim. | I gave training. |
Ben eğitmendim. | I was the trainer. |
Yeni çalışanlarımız var. | We have new employees. |
Yeni çalışanlarla tanıştım. | I met new employees. |
Onlara nasıl çalışılacağını öğrettim. | I taught them how to work. |
Eğer bir hata yaparlarsa, onları uyarırım. | If they make a mistake, I warn them. |
Birçok e - posta gönderdim. | I sent many e-mails. |
Müdürümle iyi anlaşırım. | I get along well with my manager. |
Menajerim çok düşünceli. | My manager is considerate. |
Ali her zaman işe geç kalır. | Ali is always late for work. |
Ali kolay kolay kızmaz. | Ali doesn't get angry easily. |
Aslında ... | In fact ... |
Bölümümde beş meslektaşım var. | There are five colleagues in my department. |
Iş güvenliği uzmanı | Occupational (job) safety specialist |
Ali de benim gibi. | Ali is like me. |
Her zaman ofisimde oturmam. | I don't always sit in my office. |
Yorulursam, ... | If I get tired, ... |
Dinlenme alanı | Rest area |
Her (bir) departmanda | In each department |
Sigara içerdim. | I used to smoke. |
Londra'da yaşıyordum. | I used to live in London. |
Sokaklarda oynardım. | I used to play in streets. |
İki kedimiz vardı. | We used to have two cats. |
Ailem çok kitap okurdu. | My parents used to read books a lot. |
Kız kardeşim bebeklerle oynardı. | My sister used to play with dolls. |
Araba ile oynardım. | I used to play with car. |
Gece vardiyasındayım. | I am on night shift. |
Gece vardiyasında olacağım. | I will be on night shift. |
Uyumak için, ... | In order to sleep, ... (to sleep) |
Uyumamak için, ... | In order NOT to sleep, ... |
Uyuyakaldım. | I fell asleep. |
Onlar memur sınıfı. | They're officers class. |
Çalışanları uyarırım. | I warn employees. |
Tüm gün boyunca | All day long |
Baret takmak | Attach a baret |
Bazen telefonumu yanıma almıyorum. | Sometimes I don't take my phone with me. |
Bin beş yüz adım | Fifteen hundred steps |
Akıllı saat | Smart watch |
Aslında,... | In fact, ... |
Profesyonel ilişki | Professional relationship |
Birkaç şey | A couple of things |
Ingilizce altyazı | English subtitles |
Türkçe dublaj kullanmıyorum. | I don't use Turkish dubbing. |
Birlikte | Together |
Baret giymek, ... | To wear a baret, ... |
Baret giymek zorunludur. | To wear a baret is compulsory. |
Bağırmak yasaktır. | To shout is forbidden. |
Merhaba demek için aradım. | I called you to say hi. |
Vaktinde, tam zamanında | On time |
Araba araba sürerken, ... | While driving, ... |