Zeynep K's Vocabulary
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn English From Turkish
Learn English From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
The course owner has not enabled manual mode
Zeynep K's Vocabulary - Leaderboard
Zeynep K's Vocabulary - Details
Levels:
Questions:
216 questions
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Unutma eğrisi | Forgetting curve |
Lütfen kendinizi tanıtın. | Please introduce yourself. |
Dün mangal yaptık. | We had barbecue yesterday. |
Kitap okumayı seviyorum. | I like reading books. |
Tanıştığımıza memnun oldum. | Nice to meet you. |
Göçmenler geldi | Immigrants came |
Çok göçmen var | There are many immigrants |
Erzurum'a atandım | I was assigned to Erzurum |
Birçok deneyim yaşadım. | I had many experiences |
Konya çok huzurlu | Konya is very peaceful |
Gizemli | Mysterious |
Ihlamur | Linden |
Hobilerimin farkında değilim. | I am not aware of my hobbies |
Çok rahatım. | I am so comfortable. |
Öğleden sonra molam var. | I have a break in the afternoon |
Keşfetmek istiyorum. | I want to explore |
Zamanım yok | I don't have time |
Önce oğlumu okula bırakıyoruz. | First, we drop off my son at school |
Babam beni işten alır. | My father picks me up from work. |
Günde 2 öğün yemek yiyorum | I eat 2 meals a day. |
Çabuk geçti | It passed quickly. |
Aynı zamanda | At the same time |
Buzlu yollar | Icy roads |
Makul bir anlaşma | A reasonable agreement |
Çamurlu yollar | Muddy roads |
Şimdilik | For the time being |
Vergi levhası | Tax plate |
Yaş hesaplaması | Age calculation |
Adli tıp | Forensic medicine |
Sol el bileğinin röntgeni | X-ray of the left wrist |
Samet çok çalışkandır. | Samet is very hard-working. |
Samet çok düşüncelidir. | Samet is very considerate. |
Anlayışlı | Empathetic |
Çok gülümser. | He smiles a lot. |
Kült filmler | Cult movies |
Sütlaç | Rice pudding |
Ya başka? | What else? |
Egzersiz yapmayı sever. | He likes to do workout. |
Her zaman | Anytime |
Yorucu | Tiring |
Bunun gibi şeyler | Things like this |
Özenmek | Aspire |
Yüksek puanlar - puan | High points - score |
Hızlı iyileşmek | Recover fast |
Yetişkinler | Adults |
Üç haftada bir | Once in three weeks |
Hepsi yabancıydı. | They were all foreigners |
Fiyat | Price |
Sadece maaş | Only salary |
Işyeri | Workplace |
Hasta | Patient |
Yurt dışı | Abroad |
Sınava girdi | Entered the exam |
Geçerli | Valid |
Buna rağmen | Despite |
Göze almak | Take a risk |
Her gün | Every day |
Bugün bile | Even today |
Yılda sadece 20 gün izinliyim. | I have only 20 days off in a year. |
Güneş batıyor. | The sun's going down. |
Kırsal bölge - şehir dışı | Countryside |
Kırsal kesimde bir ev satın alacağım. | I am going to buy a house in the countryside. |
Telefonumdaydım. - Telefonumla oynuyordum. | I was on my phone. |
Kuru insanlar | Dry people |
Havuzun yanındalar. | They are by the pool. |
Sezeryan doğum | Cesarean birth |
Kadın doğum doktorları | Obstetricians |
Anneler sezaryen doğumdan korkarlar. | Mothers are afraid of cesarean birth. |
Teslimat sırasında | During the delivery |
Zamanım olursa, kitap okurum. | If I have time, I read books. |
Baskı yapmak | (to) put pressure on |
Türkiye'nin Doğusu | Eastern part of Turkey |
En az üç çocuk | At least three children |
Bazı kadınlar evde bile doğum yaparlar. | Some women even give birth at home. |
Kadın doğum uzmanları sabırlı değildir. | Obstetricians are not patient. |
Ne zaman isterlerse çocuklarını görebilirler. | Whenever they want, they can see their children. |
Doğum bir sırdır. | Birth is a mystery. |
Kadın doğum uzmanları tatil için memleketlerine gitmek istiyor. | Obstetricians want to go to their hometown for holiday. |
Hastanedeki insanları saymadım. | I didn't count the people in the hospital. |
Mecburi hizmet süresi | Mandatory service period |
Ailem oğluma bakmalı. | My parents should take care of my son. |
İstanbul çok pahalı olmasına rağmen,... | Although İstanbul is very expensive, ... |
Hatay'ın yeterince güvenli olmadığını düşünüyorum. | I think Hatay is not safe enough. |
Oğlum devlet okuluna gider. | My son goes to public school. |
Konya'da yaşadığımız zaman özel okula giderdi. | When we lived in Konya, he used to go to private school. |
Meslek lisesine gitmek ister. | He wants to go to vocational high school. |
Bana tazminat davası açtılar. | They filed me for compensation. |
Kötü - DAHA KÖTÜ- en kötü | Bad - WORSE- worst |
Her zaman | ALWAYS |
Uzak | FAR |
Taburcu etmek | Discharge |
Getirmek | Bring |
Beni endişelendiriyor. | It worries me. |
Ertelemek | Postpone |
Atlayabiliriz | We can skip |
Başak burcu | Virgo |
Nerede kalmıştık | Where did we left off |
Tek kişilik koğuş | Single ward |
Tipi | Blizzard |
Nemli | Humid |