Yarım doktor candan, yarım imam imandan eder. | A little learning is a dangerous thing |
Pireyi deve yapmak | A storm in a teacup |
Güneş girmeyen eve doktor girer. | An apple a day keeps the doctor away |
Gecenin en karanlık zamanı, sabaha en yakın olanıdır. | It is always darkest before the dawn |
Bunu yapan iki kişi, biri erkek biri dişi. | It takes two to tango |
Adamına göre davran | Know which way the wind is blowing |
Edi ile büdü gibi. | Like two peas in a pod |
Mutluluktan uçuyor | On cloud nine |
Ya bu deveyi güdecen, ya bu diyardan gidecen | Shape up or ship out |
Artık tren kaçtı. | That ship has sailed |
Tencere dibin kara, seninki benden kara. | Those who live in glass houses shouldn't throw stones |
Çığ etkisi | A snowball effect |
Hiç şansı yok | A snowball's chance in hell |
Sorunu büyütmeden halletmeli | A stitch in time saves nine |
Tedbir tedaviden iyidir | An ounce of prevention is worth a pound of cure |
Mükemmel | As right as rain |
Beklenmedik sürpriz | Bolt from the blue |
Köprüleri yakmak | Burn bridges |
Fırtına öncesi sessizlik | Calm before the storm |
Ne olursa olsun | Come rain or shine |
Fazla merak iyi değildir | Curiosity killed the cat |
İyi bir iş çıkarmak | Cut the mustard |
Boşa kürek çekmek | Don't beat a dead horse |
Herkesin şanslı bir günü vardır | Every dog has his day |
Alışkanlık bıkkınlık yaratır | Familiarity breeds contempt |
Turp gibi | Fit as a fiddle |
Riskler al | Fortune favours the bold |
Soluklanmak | Get a second wind |
Duyum almak | Get wind of something |
Başarısız olmak | Go down in flames |
Acele işe şeytan karışır | Haste makes waste |
Dikkatini vermemek | Have your head in the clouds |
Son gülen iyi güler | He who laughs last laughs loudest |
Bir şeyi o şey ile ilişkili kişiden duymak | Hear something straight from the horse's mouth |
Aklı noksan | He's not playing with a full deck |
O deli | He's off his rocker |
Karar veremiyor | He's sitting on the fence |
Bir işi beceremiyorsan diğerlerini suçlama | It is a poor workman who blames his tools |
Bir trendi takip et, herkesin yaptığını yap | Jump on the bandwagon |
Her yere bak | Leave no stone unturned |
Bir sorunu tartışmayı bırak | Let sleeping dogs lie |
Nasıl yapıldığını hiç unutmadığınız bir şey | Like riding a bicycle |
Fırsattan istifade etmek | Make hay while the sun shines |
Önceden zarar veren bir şeyden çekinme | Once bitten, twice shy |
Kötü bir durum daha da kötüye gidiyor | Out of the frying pan and into the fire |
Hızlı koşmak | Run like the wind |
Meşgul | Snowed under |
Tencere dibin kara seninki benden kara | The pot calling the kettle black |
Ufukta kara bulutların belirmesi | There are clouds on the horizon |
Hem iyi hem kötü günlerde | Through thick and thin |
Vakit nakittir | Time is money |
Sakla samanı gelir zamanı | Waste not, want not |
Aynı fikirdeyiz | We see eye to eye |
Zorlukların hakkından gelmek | Weather the storm |
Başlamak bitirmenin yarısıdır | Well begun is half done |
Aksilikler hep üst üste gelir | When it rains it pours |
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır | You can catch more flies with honey than you can with vinegar |
Zorla güzellik olmaz | You can lead a horse to water, but you can't make him drink |
Bir şeyi yapmanın her zaman bir bedeli vardır | You can't make an omelet without breaking some eggs |