SEARCH
🇬🇧
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Guest
Log In
Homepage
0
0
0
0
0
Create Course
Courses
Last Played
Dashboard
Notifications
Classrooms
Folders
Exams
Custom Exams
Help
Leaderboard
Shop
Awards
Forum
Friends
Subjects
Dark mode
User ID: 999999
Version: 4.37.48
www.memory.co.uk
You are in browse mode. You must login to use
MEM
O
RY
Log in to start
Index
»
İngilizce-Türkçe SINAV Kelimeleri - YDS, YKS, YÖKDİL
»
1000 Kelime
»
Level 2 of 1000 Kelime
level: Level 2 of 1000 Kelime
Questions and Answers List
level questions: Level 2 of 1000 Kelime
Question
Answer
(1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3) (kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)
commit
(1) (ısı, elektrik vb) üretmek (2) (tartışma vb) ortaya atmak
generate
(1) (leke vb şeylerin) çıkarılması, sökülmesi (2) (evin vb) taşınması
removal
(1) (leke vb) çıkarmak, temizlemek (2) sökmek
remove
(1) (olayın aslını) çarpıtmak, farklı bir anlam yüklemek (= misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak, tahrif etmek (= disfigure)
distort
(1) (ölüme, yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası, muhtemel
subject to
(1) (özellikle işten sonra) rahatlamak, dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek
unwind
(1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek, kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi
draw
(1) (savaştan,seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2)(bankadan, hesaptan vb) para çekmek
withdraw from
(1) (sözleşme, kontrat vb) sonlandırmak, bitirmek (2) yok etmek
terminate
(1) (su, yağ vb) sızmak (2) (bilgi, gizli sırlar vb) medyaya sızmak
leak
(1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
carve
(1) (tatilin, ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension
extend
(1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak, yerleşmek
occupy
(1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek, kamufle etmek
smother (smadır)
(1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
turn in
(1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak, ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)
approach
(1) açıklamak, arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak
expose
(1) anlam, mana ***pointless= anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta
point
(1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket
company