Hafta sonu kitap okudum. | I read a book at the weekend. |
Erken kalkmaya alışkınım. - alışmış durumdayım | I have been accustomed to getting up early. |
Eskiden bir evcil hayvanım vardı. | I used to have a pet in the past. |
Balıklarım turuncuydu. | My fish were orange. |
Evinizde evcil hayvan olmasını ister miydin? | Would you like to have some pets in your house? |
Evimde evcil hayvan beslemek isterdim. | I would like to have some pets in my house. |
Bir kuşum olsun isterdim. | I'd like to have a bird. |
Hamburger alacaktım. | I would buy hamburger. |
Paris'te yaşamak isterdim. | I would like to live in Paris. |
Afganistan'da yaşamak ister miydiniz? | Would you like to live in Afghanistan? |
Koşar koşmaz ağlarım. | I cry as soon as I run. |
Koştuğumda ağlarım. | I cry when I run. |
Hiç evcil hayvanın oldu mu? | Have you ever had a pet? |
Daha önce bir kuşum olmuştu. | I have had a bird before. |
sahip olduğum kuş | the bird I have |
satın aldığımız bilgisayar | the computer we bought |
izlediğim film | the movie I watched |
Babam izlediğim filmi beğenmedi. | My father didn't like the movie I watched. |
Kahvaltımı yaptıktan sonra okula giderim. | After I have my breakfast, I go to school. |
Kahvaltımı yaptıktan sonra okula gittim. | After I had my breakfast, I went to school. |
Biz arkadaş olduk. | We became friends. |
En sevdiğim takım Beşiktaş. | My favourite team is Beşiktaş. |
İnsanların önünde dans edebilirim. | I can dance in front of people. |
Akrabalarım Ankara'da. | My relatives are in Ankara. |
Akrabalarım partime geldi. | My relatives came to my party. |
Arkadaşlarım partime geldi. | My friends came to my party. |
Arkadaşlarım partime geliyor. | My friends are coming to my party. |
Üç buçuk yaşında. | She is three and a half years old. |
Bir erkek kardeşim olmasını istemezdim. | I wouldn't like to have a brother. |
Benden küçük bir erkek kardeşim olsun isterim. | I would like to have a brother who is younger than me. |
Japonca konuşabilen bir arkadaş | a friend who can speak Japanese |
Almanya'dan bir arkadaş | a friend who is from Germany |
Almanya'dan bir arkadaşım yok. | I doN't have a friend who is from Germany. |
öğütücü | grinder |
Kocaeli'de beş gün kaldım. | I stayed in Kocaeli for five days. |
Matematik ödevi çok zordu. | Math homework was very hard. |
Teknolojiyle ilgili olan ikinci üniteyi seçtim. | I chose the second unit which was about technology. |
Ev ödevimi kendi başıma bitirdim. | I finished my homework on my own. |
Kız kardeşim kendi başına yemek pişirebilir. | My sister can cook dinner on her own. |
Akşam yemeğini kendi başıma pişiremem. | I can't cook dinner on my own. |
Kendi başıma köfte ve sucuk pişirebilirim. | I can cook meatballs and pepperoni on my own. |
Çırpılmış yumurta en kolay yemektir. | Scrambled eggs is the easiest meal. |
Yirmi kez evde yalnız kaldım. - kalmışlığım vardır. | I have stayed at home alone twenty times. |
Hiç uçağa bindin mi? - binmişliğin var mı? | Have you ever got on a plane? |
Üç kez uçağa bindim. | I have got on a plane three times. |
Senden daha iyi konuşabilen biri var mı? | Is there anyone who can speak better than you? |
Ne istersen söyleyebilirsin. | You can say whatever you want. |
İster misiniz? - İster miydin? | Would you like? |
Yüzmek ister misiniz? - kibar | Would you like to swim? |
Bir bardak su ister miydiniz? | Would you like a glass of water? |
Bil bakalım ne oldu? | Guess what? |
Bir kızla tanıştım. | I met a girl. |
luna parkına gittim. | I went to theme park. |
O anda kağıdım yoktu | I didn't have paper at that time |
Durgun denizde yüzmeyi severim. | I like to swim in still sea. |
Sakin denizi severim. | I like calm sea. |
Bu saatlerde ders çalışmıyorum. | during these times, I don't study |
Büyüyünce veteriner olmak istiyorum | I want to be a vet when I grow up |
En iyi arkadaşımı söyledim. | I told my best friend |
Biraz atıştırmalık yedim. | I ate some snacks. |
Pazartesi günü online dersim yoktu. | On Monday, I didn't have online lessons. |
İlginç bir şey var mıydı? | Was there anything interesting? |
Yiyecek bir şeyler var mı? | Is there anything to eat? |
En sevdiğin şarkıcı kim? | Who is your favourite singer? |
Yirmiden fazla şarkısı var. | She has more than twenty songs. |
Takma adı Dojacat'tır. | Her nickname is Dojacat. |
ABD Doları Türk Lirasından daha yüksektir. | The USD is higher than the Turkish Lira. |
Türkiye'de yaşadığınızda ülkenize nasıl yardımcı olabilirsiniz? | When you live in Turkey, how can you help your country? |
Taksim'e nasıl gideceğimi bilmiyorum. | I don't know how I can go to Taksim. |
Onu beğeniyorum. - Onu severim. | I like him. |
Bu yazardan Son Ada'nın Çocukları'nı okudum. - okumuşluğum vardır | I have read Son Ada'nın Çocukları from this author. |
Bu kitap bir ada hakkında. | This book is about an island. |
En sevdiğim romandaki iki çocuk martıları kurtarır. | Two kids in my favourite novel save seagulls. |
Bazı insanlar bu martılardan nefret eder. | Some people hate these seagulls. |
Panorama Konya Müzesi'ni gezdim. - gezmişliğim vardır. | I have visited Panorama Konya Museum. |
Genelde uyumam. | I usually don't sleep. |
Bunu taşıyamam, çok ağır. | I can't carry this, it is heavy. |
Bu çikolatayı herkese tavsiye ederim. | I recommend this chocolate to everyone. |
Bütün paralarını harcadılar. ----- harcamış durumdalar. | They have spent all their money. |
Bir sürü saksı vardı. | There were lots of flowerpots. |
Sultanahmet Camii'ni ziyaret ettim. | I have visited the Blue Mosque. |
Evimizde misafirlerimiz var. | We have guests at our house. |
en son izlediğim film | the movie I last watched was |
dolar olmuş 13 lira, biz burda Tv almaya çalışıyoruz | dollar is 13 liras, we are trying to buy a TV here |
Hedeflerim var, veteriner olmak istiyorum. | I have goals, I want to be a vet. |
Bir dakika dikkatinizi alabilir miyim? | Can I have your attention for a moment? |
her 10 günde bir | every 10 days |
her ay | every month |
Küçük hediyeleri sevmem. | I don't like small presents. |
Arabaların arasındalar. | They are between the cars. |
Fark ve farklı arasındaki fark. | Difference between difference and different. |
zaman zaman | at times |
Kendini suçlama! | Don't blame yourself! |
Sen bile beni anlamıyorsun. | Even you don't understand me. |
Hasta çok sabırlı. | The patient is very patient. |