Konya'da yaşamak kolay | It is easy to live in Konya. |
Otelimde bir kraliçe yatak vardı. | My hotel had a queen-size bed. |
Onları ayrı tutabilirsin. | You can keep them separate. |
Tezgah gerçekten küçük. | The counter is really small. |
Biraz hayal kırıklığına uğradım. - bıkmış | I get a little frustrated. |
Bir restorandan yiyecek bir şeyler alırım. | I just pick up some food from a restaurant. |
Televizyonu yok. | She doesn't have a TV. |
tren istasyonuna yakın bir daire | an apartment near the train station |
Şehir merkezinde yaşıyorum. | I live downtown. |
Şehir merkezinde yaşamak çok uygun. | Living downtown is so convenient. |
Her şey yakın. | Everything is close. |
Pencereyi kapat! | Close the window! |
Şehir merkezinde marketler var. | There are grocery stores downtown. |
Her bir oda oldukça küçüktür. | Each room is pretty small. |
Orada Güzel bir kadın var. | There is a pretty woman. |
Yatak odamızda iki kişilik bir yatak bulunmaktadır. | We have a twin size bed in our bedroom. |
Mutfakta fazla yer yok. | There's not much space in the kitchen. |
Televizyonum yok.-malik değilim. | I don't own a TV. |
Oturma odasında da televizyon yok. | There's no TV in the living room, too. |
Dairenin hiçbir yerinde televizyon yok. | There's no TV anywhere in the apartment. |
Genelde erken uyurum. | I usually sleep early. |
biraz süt | some milk |
bir kaç elmalar | some apples |
Bazen geç uyurum. | Sometimes I sleep late. |
Koltukta oturmayı tercih ederim. | I prefer to sit in armchair. |
Yüksek hızlı treni tercih ederim. | I prefer high-speed train. |
İki kanepemiz var. | We have two sofas. |
Güzel bir mutfağınız olmalı. - Kesin güzel bir mutfağın vardır. | You must have a nice kitchen. |
ne yazık ki | Unfortunately |
Bana göre değil. | It's not for me. |
Sadece saat yapıyorum. | I make only clocks. |
Saatler yapmak eğlenceli | Making clocks is fun. |
Kahve hazırlamak eğlencelidir. | Preparing coffee is fun. |
Ailem bu hafta sonu gelecek. | My family will come this weekend. |
Daha fazla seçenek var. | There are more options. |
Eskiden giderdim. | I used to go |
Birbirlerinin yanındalar. | They are next to each other. |
Eskiden İzmir'de yaşıyordum. | I used to live in İzmir. |
Dün annemle telefonda konuştum. | I talked to my mom on the phone yesterday. |
Casper beni uyandırdı. | Casper woke me up. |
Bu bir alışkanlık | It's a habit. |
Casper beyaz renkli. | Casper is white colored. |
Casper Yusuf'u güldürür. | Casper makes Yusuf laugh. |
Casper bizi güldürüyor | Casper makes us laugh. |
İkisi de | Both of them |
yetişemiyorum | I can't catch up. |
Bulaşık yıkamayı severim. | I like washing dishes. |
Düşünmeye zamanım oluyor. | I have time to think. |
milliyet | nationality |
Türküm. | I am Turkish. |
çiçeklerle ilgilenmeyi severim | I like to take care of flowers |
Zamanım yoktu. | I didn't have time |
Eti pek sevmem. | I don't like meat so much. |
Doğum günüm 11 Ekim'de. | My birthday is on October 11th. (eleventh) |
değişken hava | changeable weather |
en güzel yer | Most beautiful place |
Antalya'nın güzel seraları var | Antalya has beautiful greenhouses |
her yer yakın | everywhere is close |
Konya'da yaşamak kolay | It is easy to live in Konya. |
Yalnız yaşıyorum. | I'm living alone. |
evinizde | at your home |
haftasonunda | at the weekends |
insanların pişirdiği bir Alman yemeği | a German dish that people cook |
satın aldığım araba | the car that I bought |
Hamburgeri yedim. | I ate the hamburger. |
yediğim hamburger | the hamburger I ate |
bu arada, yeri gelmişken | by the way |
Herkes bana sorar | everyone asks me |
tipik bir yemek | a typical meal |
Demek istediğim ... , ben demek istiyorum ki .... | I mean ... |
Mutfakta buzdolabımız var. | We have a fridge in the kitchen. |
Mutfakta fırınımız var. | We have oven in the kitchen. |
Oğlum ekmek almak için fırına gitti. | My son went to the bakery to buy some bread. |
sevdiğim bir şey | something I like |
gördüğüm bir şey | something I saw |
Ne tür bir çorba? | what kind of soup? |
Kabak ve salatalık | Zucchini and cucumber |
Nasıl yapıyorsun? | How do you make it? |
Bu çok kolay. | It is very easy. |
Sorma! | Don't ask! |
Bana bakma! | Don't look at me! |
Beni dinleme! | Don't listen to me! |
Uyuma! | Don't sleep! |
Yeme! | Don't eat! |
bebek ağlıyor | the baby is crying |
Kimin kalemi bu? | whose pen is it? |
Benim | Mine |
Annem spor yapacak. | My mom is going to work out. |