araba fiyatları | car prices |
ev kirası | House rent |
Giyim alışveriş merkezlerine göre çok ucuz. | Clothes are very cheap compared to shopping malls. |
Ayrıca internetten kıyafet aldım. - almışlığım vardır. | I have also bought clothes online. |
İnternetten hiç kıyafet almadım. | I have never bought clothes online. |
Öğrenciyken bursluydum. | When I was a student, I had scholarship. |
Oynama! | Don't play! |
Yeme! | Don't eat! |
Yatmadan iki saat önce egzersiz yapma. | Don't exercise two hours before bedtime. |
Rahatla! | Relax! |
Bir şey söylemem gerek. | I need to say something. |
Midem benden nefret ediyor. | My stomach hates me. |
Midemden nefret ediyorum. | I hate my stomach. |
Gerçeği söylemelisin. | You must tell the truth. |
Beni rahat bırak! | Leave me alone! |
Arkadaşlarımı rahat bırakın! | Leave my friends alone! |
Onlar harika doktorlardı. | They were great doctors. |
ihtiyacı olan insanlar, muhtaç olan insanlar | people in need |
Bir sürü sosyal hizmet yaptılar. | They did a lot of social work. |
yardıma muhtaç insanlara yardım ettiler. | They helped people in need. |
maalesef | unfortunately |
Yeni bir öğretmenle tanıştık. | We met a new teacher. |
bir sürü dolap | Lots of cabinets |
Lavabonun önünde | In front of the sink |
buzdolabı - buzdolabı | fridge - refrigerator |
Zamanımın çoğu mutfakta geçiyor | Most of my time is spent in the kitchen. |
Son zamanlarda, iyi haberler alamadım. | Lately, I haven't had good news. |
Kırsal yerleri severim. | I like rural places |
Domates ekmeyi severim. | I like to plant tomatoes. |
Orada kar var mı? | Is there snow? |
Çok meraklı, hataları düzeltiyor. | She is very curious, she corrects mistakes. |
Önerir misin? | Do you suggest it? |
ayva soğuğa dayanıklıdır | quince is durable to cold |
Mandalina severim. | I like tangerine. |
Deniz hayvanları tehlikede. | Sea animals are in danger. |
Sahile gitmek tehlikeli. | It is dangerous to go to the beach. |
sütlü tatlı | milky dessert |
Balık kötü kokar. | Fish smells badly. |
en büyük olmayı sevmiyorum | I don't like being the oldest. |
o bir kamyon şoförü | she is a truck driver |
Evim kışın rahat | My home is cozy in winter. |
çam ağacı | pine tree |
Bugünün uzman öğretmeni | today's expert teacher |
Beni ağırladığın için teşekkürler! | Thanks for having me! |
İtiraf etmeliyim. İtiraf etmek zorundayım. | I have to confess. |
Konuşmak o kadar da kötü değil. | speaking isn't so bad. |
İnsanlar çok hızlı konuşur | people speak so fast |
Bu sanki... | it's like .... |
dürüstçe | honestly |
Bunu kaldırabilirim. | I can take it. |
dinleme ile karşılaştırıldığında | compared with listening |
bir şey isteyemezsin. | you can't ask for something. |
fırsat | opportunity |
Ondan sonra, gitti. | Then, it's gone. |
Misafirim için yemek yapmalıydım | I had to cook for my guest |
kalanları yedik | We ate the left overs. |
üç saat kaldılar | they stayed for three hours |
Bu benim yeni kararım | this is my new decision |
Papatya aldım. | I bought daisy. |
Bunu düşünmeliyim. | I should consider this. |
Çok yağlı. | It's too much oily. |
çiğ brokoli | raw broccoli |
Siyah her şeye iyi gider | Black goes well with everything. |
yüksek topuklu | high heels |
düz ayakkabılar | flat shoes |
beyaz kirlenir | white gets dirty |
zaman hızla geçiyor | time flies |
Farsça - İran Dili | Persian - Iranian Language |
aynı - benzer | the same - similar |
Kazak hükümeti istifa etti. | The Kazakh government resigned. |
Endişeliyim. | I am worried. |
fiyatları artırmak | (to) increase prices |
Bir iç çatışma var. | There is an internal conflict. |
Ona büyükanne derdim. | I used to call her granny. |
Urfa şehir merkezinde yaşamak benim hayalimdi. | Living in the Urfa city center was my dream. |
Benimle Rusça konuşurdu. | She used to talk to me in Russian. |
Kur'an'ı tek başıma okumayı öğrendim. | I learned to recite Quran on my own. |
heyecanlı değilim | I am not excited |
Böyle söyleme. | Don't say that. |
beni dinlemiyor | she doesn't listen to me |
Dövüş sanatları yaptım. | I did martial arts. |
nazlı kızlar | coy girls |