yanlış hatırlamıyorsam | if I remember correctly |
Hangi bölümü izlediğimi bilmek istemiyorum | I dont want to know which episode I am watching |
O farkında değil. | He is not aware. |
Beklemiyordum. | I didn't expect. |
Erken yatacaktım. | I would sleep early. |
Metroya binmeyecektim. | I wouldn't take the metro. |
Yerinde olsam bu fırsatı kaçırmazdım. | If I were you, I wouldn’t miss this opportunity. |
Fırsatım olsaydı, Kanada'da yaşardım. | If I had the chance, I would live in Canada. |
Zengin olsaydım, fakirlere yardım etmezdim. | If I were rich, I wouldn’t help the poor. |
Eğer iyi oynasalardı, oyunu kazanırdık. | If they played well, we would win the game. |
Bir milyon dolar kazansaydım, yeni bir araba alırdım. | If I won a million dollars, I would buy a new car. |
Stadyuma hep bir şeyler atarlar. | They always throw something to the stadium. |
Stadyuma sürekli bir şeyler atıyorlar. | They are always throwing something to the stadium. |
Biriyle tartıştım. | I argued with somebody. |
Onu anlamakta zorlanıyorum. | I am having hard time understanding her. |
Çok konuşman gerekiyor. | you are supposed to talk a lot |
Bir hasta görsem bayılırdım. | If I saw a patient, I would faint |
Kolayca (hızlıca) hasta olurum. | I get ill, easily (quickly) |
lazer ameliyatı (operasyon) | laser surgery (operation) |
Senden sıkıldım. | I am bored of you. |
Planımız bu kadar. | That is all about our plan. |
Sana yardımcı olabilir. | It can help you. |
Tahmin edebiliyorum. | I can guess |
o bencil | she is selfish |
her şeyi istediği gibi istiyor | she wants everything her way |
bir şeyleri paylaşamıyorlar | they can't share things |
büyüleyici | stunning - charming |
umarım gerçekleşir | I hope it will come true. |
Zor zamanlar geçirdik. | We had hard time |
umutlu | hopeful |
bize göstermiyorlar | they don't show it to us |
Rastgele yazdım. | I typed randomly. |
anlamsız | meaningless |
Okul yılların nasıldı? | what were you school years like |
Keşke geri dönebilseydim | I wish I could go back. |
Görebildiğim kadarıyla! | as far as I can see |
Onun yerinde olmak istemezdim. | I wouldn't want to be in his place |
Belki egzersiz olarak sayılır | Maybe it counts as exercising |
vazgeçmek | to give up |
tecrübe etmiştim | I have experienced it. |
Eğer beni gitmeye zorlarlarsa. | If they force me to go. |
Ali sunal onları hep yönlendirdi. | Ali Sunal always directed them. |
İstiklal Caddesi'ndeki her şeye erişebilirsiniz. | You can have access to everything on İstiklal Street. |
Derin bir nefes alırım. | I take a deep breath. |
Çok sigara içicisin. | You are a heavy smoker. |
Sigarayı ne zaman bırakacaksın? | When are you going to quit smoking? |
bir paket sigara | a pack of cigarettes |
Ne sıklıkla alıyorsun? | How often do you buy? |
arabamız | our car |
bağımlılık yapar mı | Is it addicting? |
seçtiğim ırkı çaldılar | they stole the race I choose |
Keşke bir haftalığına kullanabilseydim. | I wish I could use it for a week. |
Sıkılabilirim. | I could get bored |
daha doğrusu | rather |
oysa ki | whereas |
uçurum | cliff |
ikna etmek | convince |
çıtır | crispy |