level: 2nd April
Questions and Answers List
level questions: 2nd April
Question | Answer |
---|---|
çocukluk arkadaşı | childhood friend |
mecbur kaldığımda | when I have to |
edebiyat | Literature |
Haftaya çok meşgul olacağım. | I will be very busy next week. |
Doktor olacağım. | I will be a doctor. |
Yeterli zamanım yok. | I don't have enough time. |
Birçok sınavım var. | I have many exams. |
İlk yarıyıldan sonra | after the first semester |
Ali emretti. | Ali ordered. |
Ali'nin idamı | Ali's execution |
onun kötü huylu babası | her bad-tempered father |
çok fazla | so many |
Bana "Ali" diyebilirsin. | You can call me "Ali". |
Hasan adında bir adam | a man called Hasan |
otoriter bir öğretmen, patronluk taslayan | a bossy teacher |
çoğu kez | often |
Peruğumu ver. | Give me my wig. |
İspanyol hazinesi | Spanish treasure |
Bana biraz hazine getir. | Bring me some treasure. |
büyük gemiler | huge ships |
çok yorucu | it is very tiring |
bunaltıcı | overwhelming |
doğum günüm 8 Ekim'de | my birthday is on October 8th |
park huzurlu | park is peaceful |
güneydoğu | southeast |
Eğer hastaysam | If I am ill |
Daha güvenli. | It is safer. |
dinleniriz | We rest. |
paten ve kayak | skate and ski |
1 saat sürer | It takes 1 hour |
Tekne uzun sürüyor | the boat takes long time |
her zaman giderim | I go Akdamar every time. |
Sabah 7'de kalkarım. | I get up at 7 AM. |
İngilizce konuşmaya çalışıyorum. | I am trying to speak English |
Ne iş yapıyorsun? | What do you do? |
süpermarket ileride. | the supermarket is ahead. |
süpermarket 100 metre ileride | the supermarket is 100 meters ahead |
haftada bir kez | once a week |
yabancı dil | foreign language |
zaman harcamak, vakit geçirmek | spend time |
Kütahya'ya hiç gitmedim | I never went to Kütahya. |
evde buluşuruz | we meet in the house |
İkisi de | both of them |
Bilgisayarımı gerektiğinde kullanırım | I use my computer when I have to |
telefon daha kullanışlı | phone is more useful |
çocukluk arkadaşı | childhood friend |
onu rahatsız ediyoruz. | we disturb him |
kızım papatyaya benziyor | my daughter looks like a daisy |
anneme benziyorum | I look like my mother |
mecbur kaldığımda | when I have to |