store in the refrigerator after opening | açıldıktan sonra buzdolabında saklayınız |
neighbor's chicken comes to neighbor goose | komşunun tavuğu komşuya kaz gelir |
They raised our salaries with inflation differences. Rate of increase 40% | Enflasyon farklarıyla maaşlarımızı yükselttiler. Artış oranı %40 |
wastewater treatment plant | atıksu arıtma tesisi |
surface treatment with solvent | solvent ile yüzey işleme |
with the participation of sector representatives | sektör temsilcilerinin katılımıyla |
on 7-9 June | 7-9 Haziran tarihlerinde |
Best Available Techniques | Mevcut En Iyi Teknikler |
Call me when you get back. | Geri döndüğünüzde beni arayın. |
I shouldn't drink and drive | İçkili araba kulanmamalıyım |
Shouldn't I go? | Gitmemeli miyim? |
Please do not request cylinder gas other than cash in advance | Lütfen tüp gazi peşin para dışında talep etmeyiniz |
Nurse began to give fluid to the patient with intravenous injection | Hemşire damar enjeksiyonu ile hastaya sıvı vermeye başladı |
despite the strong wind, citizens continued to enter the sea | şiddetli rüzgara rağmen vatandaşlar denize girmeye devam etti |
Soloist emerged on stage smoking enigmatic cigarettes | Solist esrarlı sigara içerek sahneye çıktı |
video player | video oynatıcı |
sample product (a swatch) | örnek ürün (deneme ürünü) |
has become better | daha iyi hale geldi |
Chair attached to school desk (bench) | Sandalye okul sırasına bağlı |
The man has food in his mustache | Adamın bıyığında yemek var |
for you to find | bulman için |
The guide will help you find your way in an interesting place. | Rehber ilginç bir yerde yolunu bulman için sana yardımcı olacak. |
worldview | dünya görüşü |
Let's meet at our Izmir Event where we will discuss the importance and future of Turkish Qualifications Framework in our working life. | Çalışma yaşamımızda, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin önemini ve geleceğini tartışacağımız İzmir Etkinliğimizde buluşalım. |
blood circulation | kan dolaşımı |
leading cause | önde gelen neden |
suitable for agriculture (arable) | tarıma elverişli |
The woman has black hair. | Kadının siyah saçları var. |
lively | hayat dolu |
a cricket | cırcır böceği |
Satellite receiver | Uydu alıcısı |
Rested rich taste | Dinlenmiş zengin tat |
I bought this at a very good price | Bunu çok iyi bir fiyata satın aldım |
The fastest way going to success (The fastest way to success) | Başarıya giden en hızlı yol |
Our underwear products are not tried nor changed due to hygienic reasons | İç giyim ürünlerimizde hijyenik sebeplerden dolayı deneme ve değişim yapılmamaktadır |
Year of manufacture | İmal yılı |
Authorized dealer | Yetkili satıcı |
wall block | Duvar bloğu |
Vehicles not allowed | Taşıt giremez |
God loves the pure | Allah temiz olanları sever |
The first that comes to mind | İlk akla gelen |
Even though the raki is new, the glasses get old... | Rakı Yeni olsada kadehler eskiye kalkar... |
natural resources | doğal kaynaklar |
change (over money) | para üstü |
unit price | birim fiyati |
Our prices include Value Added Tax | Fiyatlarımızda Katma Değer Vergisi dahildir |
household appliance | ev aleti |
recommended consumption date is on the packaging | tavsiye edilen tüketim tarihi ambalaj üzerindedir |
store in a cool place | serin bir yerde saklayınz |
protect from sunlight | güneş ışığından koruyunuz |
shake before drinking | içmeden önce çalkalayın |
store in the refrigerator after opening | açıldıktan sonra buzdolabında saklayınız |
management system | yönetim sistemi |
The abdomen is the area of the body between the ribs and the hips. | Karın, kaburga ile kalçalar arasında kalan vücut bölgesidir |
completely full | tamamen tok |
Man is weak due to illness | Adam hastalığından dolayı halsız |
For example, who? For example, me. | Mesela kim? Mesela ben. |
donation box | Bağış kutusu |
I will count to three | Üçe kadar sayacağım |
Be well-behaved (behave) | Uslu dur |
be quiet! | Sessiz ol |
Go to bed | Git, yat |
Close the door | Kapıyı kapat |
No running inside! | İçerde koşmak yok! |
Pull your pants up | Pantolonunu yukarı çek |
What did I tell you? | Ben sana ne dedim? |
I'm not kidding | Şaka yapmıyorum |
**** everyone, enjoy it, it's your life | siktir et herkesi, tadını çıkar, bu senin hayatın |
dizziness | baş dönmesi |
The woman's head is dizzy | Kadının başı dönüyor |
medical history | tıbbi geçmiş |
A man rides his bike down the mountain | Adam bisikletini dağdan aşağı sürüyor |
A worker is unloading the load (freight) | İşçi yükü boşaltıyor |
Sustainable living | Sürdürülebilir yaşam |
There is a 45 minute delay | 45 dakika rötar var |
Is everything alright? | Herşey yolunda mı? |
I'll try to call from the airport | Havaalnından aramaya çalışacağım |
I'm going to get a haircut | Saçımı kestireceğim |
I have a squeak in my throat and I cough | Boğazımda gıcık var, öksürüyorum |
My brother is annoyed with my father's caretaker. | Kardeşim babamın bakıcısına gıcık oluyor. |
My father's caretaker annoyed me with his easygoing behaviors. | Babamın bakıcısı rahat davranışları ile beni gıcık etti. |
We are over the Mediterranean Sea. We're flying towards the Spanish peninsula | Akdeniz üstündeyiz. İspanya yarımadasına doğru uçuyoruz |
I'm in a physical therapy center | fizik tedavi merkezindeyim |
Bread crumbs fell between my nipples | Ekmek kırıntıları memelerimin arasına düştü |
I felt like having a chocolate cake | Canım çikolatalı pasta çekti |
I fell asleep | Uyuyakalmışım |
Bread in the bag got moldy | Torbada duran ekmek küflendi |
I don't want to stay in debt | borçlu kalmak istemiyorum |
a substitution (replacement) | Yerine geçecek (ikame) |
My grandfather runs a shop | Dedem bir dükkan işletir |
I would like to | Isterdim |
I wish you would come | Keşke gelsen |
masculine glands | erkeklik bezleri (eril bezler) |
I'm not of the same opinion (I disagree) | Aynı görüşte değilim |
easier said than done (saying this is easier than doing) | söylemesi yapmaktan kolay (söylemesi kolay) |
chock-full | tıka basa |
I gave birth to the child, but it is up to you to educate him. | çocuğu ben doğurdum ama onu eğitmek sana düşüyor |
Better than I expected | Beklediğimden daha iyi |
Thermal insulation provides “energy efficiency” by reducing the energy costs of your building by 50% on average. | Isı yalıtımı binanizin enerji giderlerini ortalama %50 azaltarak “enerji verimliliği” sağlar. |
to open the mouth of the sac (spending plenty of money) | Kesenin ağızını açmak |
Starting to spend plenty of money | Bol para harcamaya başlamak |
We negotiated for 3 days but couldn't reach an agreement | Biz 3 gün boyunca pazarlık ettik ama bir anlaşmaya varamadık |
Have you felt like having a chocolate cake? | Canın çikolatalı kek çekti mi? |
He felt like having a chocolate cake | Onun canı çikolatalı kek çekti |
We felt like having a chocolate cake | Bizim canımız çikolatalı kek çekti |
certainly worth seeing. | Kesinlikle görülmeye değer |
I'm disappointed | hayal kırıklığına uğradım |
This list is valid from 10 June 2022 | Bu liste 10 Haziran 2022 tarihi itibaren geçerlidir |
Display product (exposition item) | Teşhir ürünü |
Alcohol 5% by Volume | Alkol %5 Hacmen |
He fell hard on his butt (buttocs) | O poposunun üzerine sert bir şekilde düştü |
Excuse me! (Would you look?) | bakar mısınız? |
If my memory doesn't mislead me | Hafızam beni yanıltmıyorsa |
Clothes on the floor are dirty | Yerdeki giyisiler kirli |
I wish you a healthy beautiful day. respectfully | Sağlıklı güzel günler dilerim. Saygılarımla |
Bon appetit my dears | Afiyet olsun canlarım |
sister, sister, sister (elder sister, little elder sister, my little elder sister | abla, ablacık, ablacığım |
greetings, love | selamlar, sevgiler |
bon appetit (honey, sugar) | afiyet bal şeker olsun |
There are many edible seeds. | Yenilebilir birçok tohum vardır. |
Eat healthy | Sağlıklı beslen |
Exercise regularly | Düzenli egzersiz yap |
Spend more time with your spouse (partner) | Eşinle daha çok zaman geçir |
Smoke less (cigarettes) | Daha az sigara iç |
I love eating cashew nuts cooked with honey and salted | Ben balla pişirilmiş ve tuzlanmış kaju fıstığını yemeye bayılıyorum |
a cutting board (chopping board) | kesme tahtası |
to check out (to log out) | çıkış yapmak |
I know we will definitely meet | Mutlaka buluşacağız biliyorum |
Again get well soon and sorry for your loss | Hem tekrar geçmiş olsun, hem de başınız sağ olsun |
With love and respect | Sevgi ve saygılarımla |
Tonight, I'm going to bed in the hospital again | Bu gece de hastanede yatacağım |
Tying the donkey to the sturdy stake (Better safe than sorry) | Eşeğı sağlam kazığa bağlamak |
intended for (aimed at) | yönelik olarak |
The deadline for application is 15.03.2023 at 15:00 Turkey time. | Son başvuru tarihi 15.03.2023 Türkiye saati ile 15:00’dır. |
Repair Work (Repair Job) | Onarım İşi |
bidding process (tender process) | ihale süreci |
state of emergency | olağanüstü hal |
find someone else | Başkasını bul sen |
The woman who has taken the wrong path (The woman who went astray) | Kötü yola sapmış olan kadın |
Road information will be published between 08.30 - 20.00 | Yol bilgileri 08.30 - 20:00 saatleri arasında yayınlanacaktır |
Do not be mad at me | Bana kızma |
This time let me clean the house | Bu sefer evi ben temizleyeyim |
Do you want me to go? I don't want you to go | Gideyim ister misin? Gidesin istemiyorum |
unnecessarily meticulous (Showing unnecessarily dilligence/ rigor) | Gereksiz yere titizlik gösteren |
Small-diameter (on a small scale) | Küçük çapta |
This frees people from pessimism. | Bu, insanı kötümserlikten kurtarır . |
given to anyone (given to those, who) | kimselere verilen |
common name | Ortak ad |
hand craft (handicraft) | el zanaat |
Soup in a soup bowl (soup is inside a soup bowl) | Çorba,bir çorba kasesinin içinde |
I don't believe you did this | Bunu yaptığına inanmıyorum |
I didn't know Ahmed was coming | Ahmet'in geldiğini bilmiyordum |
Your mom told you to shop (Your mother told you to make shopping) | Annen alışveriş yapmanı söyledi |
Mesut wants Seda to study more | Mesut, Seda'nin daha fazla ders çalışmasını istiyor |
My friend wanted me to help him in the evening (My friend asked me to help him in the evening) | Arkadaşım akşam ona yardım etmemi istedi |
Do you want him to talk to you? | Onun seninle konuşmasını istiyor musun? |
Vedat asked us to wait a little (Vedat asked us to wait a while) | Vedat biraz beklememizi rica etti |
They told us to come tomorrow | Yarın gelmemizi söylediler |
I ask you to speak slower (I am asking you to speak slower) | Daha yavaş konuşmanı rica ediyorum |
mixed nuts (dry food) | karışık kuruyemiş |
Turtles have a hard shell for protection | Kaplumbağaların korunmak için sert bir kabukları vardır |
You put the words in my mouth | Lafı ağzıma tıktın |
he wants to say two words to you (he wants to have a word with you) | o seninle iki laf etmek istiyor |
i'd like to have a word with him. | onunla iki çift laflamak istiyorum |
disposable razor blade | tek kullanımlık tıraş bıçağı |
to the relevant authority (to whom it may concern) | ilgili makama (ilgiliye) |
a colon | iki nokta |
engagement ring | nişan halkası |
Our valued customer (Dear Customer) | Değerli Müşterimiz |
We are deleting the interest on your debts related to your old Cable subscription with service number 991 of the past periods | Geçmiş dönemlere ait 991 hizmet numaralı eski Kablo aboneliğinize dair borçlarınızın faizlerini siliyoruz |
In case the payment is not made within the specified time, the campaign cannot be used again. | Belirtilen sürede ödeme yapılmaz ise kampanyadan bir daha faydalanılamamaktadır. |
contributing to the development of your sector | sektörünün gelişmesine katkı |
we erase the interests on your debts (we delete interests on your debts) | borçlarınızın faizlerini siliyoruz |
In case you take advantage of the campaign, please do not forget to make the first payment within 7 days. | Kampanyadan faydalanmanız halinde 7 gün içerisinde ilk ödemeyi yapmayı unutmayınız. |
don't worry (with God's help we will manage) | Evelallah |
The woman is serving dinner. | Kadın akşam yemeğini servis ediyor |
There is one match outside the matchbox | Kibrit kutusunun dışında bir tane kibrit var |
When I turned on the fan, all my papers flew into the room. | Fanı açtığımda, tüm kağıtlarım odaya uçtu. |
You have to mix the flour with water (You should mix the flour with water) | Unu suyla karıştırmalısın |
in the light of sustainable principles | sürdürülebilir ilkeler ışığında |
located in Izmir Province (taking place) | Izmir Ilinde yer alan |
tender announcement (notice) | ihale duyurusu |
How painful is that? (How spicy is it?) | Bu ne kadar acı? |
What starters would you recommend? | Hangi başlangıçları önerirsiniz? |
What's in this food? (What's in this dish?) | Bu yemeğin içinde ne var? |
Please like my photo! | Lütfen fotoğrafımı beğen! |
How do I upload this image? | Bu resmi nasıl yüklerim? |
Share if you like it. (liked) | Beğendiysen paylaş. |
People commute in the morning. | İnsanlar sabah gidip geliyorlar. |
Turn off the lights when leaving the room to save electricity. | Elektrik tasarrufu için odadan ayrılırken ışıkları kapat. |
Add water, heat and stir. | Suyu ekle, ısıt ve karıştır. |
wheat field (field of wheat) | Buğday tarlası |
climate action for sustainable transformation | sürdürebılır dönüşüm için iklim eylemi |
the functioning of the carbon regulation mechanism at the border and the measures that must be taken | sınırda karbon düzenlemesi makanızması'nin işleyişi ve alınması gereken tedbirler |
Summit on Green Transformation and Sustainable Development in Industries (Green Transformation in Industry and Sustainable Development Summit) | Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi |
In case of fire | Yangın durumunda |
General Assembly | Genel Kurul |
Good luck (lit. I wish you success) | başarılar dilerim |
i don't know how i am ( don't know how i am) | Bilmiyorum ne haldeyim |
I'm going day and night | Gidiyorum gündüz gece |