the person who broke the fountain | çeşmeyi kıran kişi |
How can I help you? | Sana nasıl yardım edebilirim? |
I am calling about our latest order. | En son siparişimiz için arıyorum. |
We got the delivery confirmation at our end. | Bizim tarafımızda teslimat onayını sonunda aldık. |
I need a favour | Bir iyiliğe ihtiyacım var! |
Give me the invoice and payment terms! | Faturayı ve ödeme koşullarını bana ver! |
They need an extension on the payment terms | Ödeme koşullarında bir uzatmaya ihtiyaçları var. |
The company has a cash flow issue. | Şirketin nakit akışı sorunu var. |
The government put some regulation on wastes! | Hükümet atıklar hakkında bazı düzenlemeler koydu. |
You would really be helping us out | Bize gerçekten yardım ediyor olursun |
I have to manage my works | İşlerimi yönetmek zorundayım |
You could extend the payment to 30 days | Ödemeyi 30 güne uzatabilirsiniz |
I want to place a new order. | Yeni bir sipariş vermek istiyorum. |
The previous order was delivered. | Önceki sipariş teslim edildi. |
Hold on! | Bekleyin! |
That sounds good! | Kulağa hoş geliyor! |
I appreciate your help | Yardımınız için minnettarım |
They made an exception this time. | Bu sefer bir istisna yaptılar. |
I am happy to help you. | Sana yardım ettiğim için mutluyum. |
My parents kept an eye out for places I could play | Ailem oynayabileceğim yerlere göz kulak oldu |
They pay on delivery. | Teslimatta öderler. |
I see what you mean! | Ne demek istediğini anlıyorum! |
Let me see what I can do! | Ne yapabileceğime bir bakayım! |
I am not sure if I can do that. | Bunu yapabileceğimden emin değilim. |
The same size order as last time. | Geçen seferkiyle aynı büyüklükte bir sipariş. |
It is allowed to swim in this pool. | Bu havuzda yüzmeye izin verilir. |
He is grateful | O minnettar |
There are seven days in a week. | Bir haftada yedi gün vardır. |
Weekdays are from Monday to Friday. | Hafta içi Pazartesi'den Cuma'ya kadardır. |
I do the shopping at weekends | Hafta sonları alışveriş yaparım |