Have you ever seen a polar bear? | Hiç kutup ayısı gördün mü? |
Have you ever watched the Titanic? | Titanik'i hiç izledin mi? |
Have you ever eaten horse meat? | Hiç at eti yedin mi? |
Have you ever been to London? | Hiç Londrada bulundun mu? |
Have you ever been to Germany? | Hiç Almanya'ya gittin mi? |
Have you ever been to the Topkapı Palace? | Hiç Topkapı Sarayı'na gittin mi? |
Have you ever been to small village there? | Hiç orada küçük köye gittin mi? |
There are barns in the village. | Köyde ahırlar var. |
They commute to work. | İşe gidip gelirler. |
I would like to live in the village. | Köyde yaşamak isterdim. (şimdi hayalimde) |
as well as animals | hayvanların yanı sıra |
Spar is so accessible and easy to do shopping. | Spar çok erişilebilir ve alışveriş yapmak kolaydır. |
They want to bargain. | Pazarlık yapmak istiyorlar. |
I bought this apple from street vendors. | Bu elmayı sokak satıcılarından aldım. |
Elderly people are accustomed to street markets. | Yaşlı insanlar sokak pazarlarına alışkındır. |
Even if they are more expensive, ... | Daha pahalı olsalar bile, ... |
Although she is a girl, .... | Kız olmasına rağmen, .... |
Although they steal, ... | Hırsızlık yapsalar da... |
You can visit me whenever you want. | Ne zaman istersen beni ziyaret edebilirsin. |
You can buy whatever you want. | Ne istersen satın alabilirsin. |
I bought even bananas. | Muz bile aldım. |
Maria is not accustomed to hot weather. | Maria sıcak havaya alışık değildir. |
If I had a chance, I wouldn’t like to be a mayor. | Bir şansım olsaydı, belediye başkanı olmak istemezdim. |
If I had a chance, I would deal with nature. | Bir şansım olsaydı, doğa ile başa çıkarım. |
If I had a chance, I would plant trees more. | Eğer bir şansım olsaydı, daha fazla ağaç dikerdim. |
If I had a chance, I would help people. | Bir şansım olsaydı, insanlara yardım ederdim. |
If I had a chance, I would like to deal with nature. | Bir şansım olsaydı, doğa ile uğraşmak istiyorum. |