My manager is good at time management. | Müdürüm zaman yönetiminde iyidir. |
To work as a teacher, you need to have good communication skills. | Öğretmen olarak çalışmak için iyi iletişim becerilerine sahip olmanız gerekir. |
The people in the marketing team have good digital technology skills. | Pazarlama ekibindeki insanlar iyi dijital teknoloji becerilerine sahiptir. |
You will need to work as part of a team so it is important to have good people skills. | Bir takımın parçası olarak çalışmanız gerekecek, bu nedenle iyi insan becerilerine sahip olmak önemlidir. |
I’m afraid I’m not able to advise you. | Korkarım size tavsiyede bulunamıyorum. |
I’m sorry, sir, but smoking is not allowed. | Üzgünüm efendim, ama sigara içilmesine izin verilmiyor. |
We encourage student participation in our classes. | Sınıflarımızda öğrenci katılımını teşvik ediyoruz. |
I stepped back and let him pass. | Geri adım attım ve geçmesine izin verdim. |
This film always makes me cry. | Bu film beni her zaman ağlatıyor. |
He did finally come with us, although it took a long time to persuade him. | Onu ikna etmek uzun zaman almakla birlikte sonunda bizimle geldi. |
If you see anything suspicious, tell the police. | Şüpheli bir şey görürseniz, polise söyleyin. |
She wanted him to make dinner. | Akşam yemeği yapmasını istedi. |
People are remaining active into later life. | İnsanlar yaşamlarının sonraki yıllarında hareketli kalıyorlar. |
Bailey became increasingly aggressive when they disagreed with him. | Bailey, onunla aynı fikirde olmadıklarında giderek daha agresif hale geldi. |
A pretty village set in attractive countryside. | Çekici kırsal alanda güzel bir köy. |
He gave up playing competitive football at the age of 24. | 24 yaşında mücadeleci futbol oynamayı bıraktı. |
Painting is a creative process. | Resim yaratıcı bir süreçtir. |
It’s best to ask her because she’s very decisive. | Ona sormak en iyisi çünkü çok kararlı. |
Humour is often far more effective than shouting. | Mizah genellikle bağırmaktan çok daha etkilidir. |
The list of their achievements is pretty impressive. | Başarılarının listesi oldukça etkileyici. |
It was an inexpensive hotel. | Ucuz bir oteldi. |
The new shopping centre is massive. | Yeni alışveriş merkezi büyük. |
He is the world heavyweight boxing champion. | O, dünya ağır boks şampiyonudur. |
Nadal has a new coach. | Nadal'ın yeni bir koçu var. |
Last year the team made it all the way to the final. | Geçen yıl takınm finale kadar çıktı. |
The Italian first-division football league. | İtalyan Birinci Bölüm Futbol Ligi. |
The final game attracted a crowd of over 50,000 spectators. | Son oyun 50.000'den fazla seyirciden oluşan bir kalabalık çekti. |
The stadium was completely full. | Stadyum tamamen doluydu. |
He moved to London to carry on his work. | İşini sürdürmek için Londra'ya taşındı. |
I’ll clear up if you want to go to bed. | Yatağa gitmek istersen temizleyeceğim. |
Can you dish up the food while it’s hot? | Sıcakken yiyecekleri servis edebilirmisiz? |
We gave up on the idea of walking and took the bus instead. | Yürüme fikrinden vazgeçtik ve bunun yerine otobüse bindik. |
Keep up the good work. | İyi işlere devam. |
The families of the victims feel that the justice system has let them down. | Kurbanların aileleri adalet sisteminin onları hayal kırıklığına uğrattığını hissediyorlar. |
He put the notebook away and stood up. | Defterini kenara koydu ve ayağa kalktı. |
You can’t put the decision off any longer. | Kararı artık erteleyemezsiniz. |
A film night would be very easy to set up. | Bir film gecesi kurmak çok kolay olacaktı. |
Many store managers started off as sales assistants. | Birçok mağaza yöneticisii satış elemanı olarak başladılar. |
I think I’d rather stay in tonight. | Sanırım bu gece kalmayı tercih ederim. |
Her business has really taken off. | İşi gerçekten başarılı oldu. |
John hopes to try out his new running shoes this weekend. | John bu hafta sonu yeni koşu ayakkabılarını denemeyi umuyor. |
Can you turn the music down a bit? | Müziği biraz kısabilirmisin? |
There is no need to book – just turn up on the night. | Rezervasyona gerek yok- sadece geceleyin gelin. |
I can’t work out what to do. | Ne yapacağımı anlayamıyorum. |
It has a very strong cheesy flavour to it. | Çok keskin peynirimsi bir lezzete sahip. |
The biscuits she made were delicious and buttery. | Yaptığı bisküvi lezzetli ve tereyağlıydı. |
The cake is a bit too chocolatey for me. | Pasta benim için biraz fazla çikolatalı idi. |
This sauce is so creamy. | Bu sos çok kremsi. |
This sauce is delicious with fish or vegetables. | Bu sos balık veya sebze ile lezzetlidir. |
Those boxes of fish smelt absolutely disgusting. | Bu balık kutuları kesinlikle iğrenç kokuyor. |