SEARCH
🇬🇧
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Guest
Log In
Homepage
0
0
0
0
0
Create Course
Courses
Last Played
Dashboard
Notifications
Classrooms
Folders
Exams
Custom Exams
Help
Leaderboard
Shop
Awards
Forum
Friends
Subjects
Dark mode
User ID: 999999
Version: 4.37.48
www.memory.co.uk
You are in browse mode. You must login to use
MEM
O
RY
Log in to start
Index
»
Sinem's Vocabulary
»
Chapter 1
»
11th September
level: 11th September
Questions and Answers List
level questions: 11th September
Question
Answer
Kocası öğrenir ki...
Her husband finds out that ...
Lütfen toplantıyı sonlandırın.
Please end the meeting.
Yakında bu kitabı okumayı bitireceğim.
I'll finish reading this book soon.
Karısı pişman olur ...
His wife regrets ...
Şaşırabilirsin.
You might be surprised.
Ada Londra'da doğdu.
Ada was born in London.
Lovelace Kontesi
the Countess of Lovelace
anne ve babası ayrıldı
her parents separated
Babasını hiç tanımamasına rağmen,
Although she never knew her father,
dolaylı olarak
indirectly
Babası onu etkiledi.
Her father influenced him.
Lord Byron şu şekilde tanımlanmıştır:
Lord Byron has been described as
Bütün yemekler yenmiş.
All the food has been eaten.
bu yüzden,
so,
Ölümünü önlemek için, ...
To prevent her death, ...
babasının ayak izleri
her father’s footsteps
Ada'nın annesi cesaretlendirdi
Ada’s mother encouraged
uçak bileti
plane ticket
Baban benim için bir şeyler ayarlayabilir.
My father might arrange something for me.
çıkmış sorular
outdated questions
Tanımları ezberlemeliyim.
I should memorise definitions.
kemik sinirleri
bone nerves
yaratıcı çalışma teknikleri
creative study techniques
Zihin haritaları yaratıyor.
She creates mind maps.
ırkçılık
racism
yüksek beklentiler
high expectations
bir topluluk sorunu
a community issue
Lütfen beni hayal kırıklığına uğratma.
Please do not disappoint me.
Korku öfkeye yol açar.
Fear leads to anger.
Öfke nefrete yol açar.
Anger leads to hate.
Nefret acıya yol açar.
Hate leads to suffering.
Yabancı insanların yardıma ihtiyaçları var.
Foreign people need help.
Bazen yüksek sesle çalışıyorum.
I sometimes study aloud.
Sanki yanımda biri varmış gibi konuşuyorum.
I speak as if there were someone with me.
Gözlerimiz hafife alınır. (zaten var, bahşedilmiş)
Our eyes are taken for granted.
İngilizce derslerinden muafım.
I am exempt of English lessons.