Tarsus'ta büyüdüm. | I grew up in Tarsus. |
Evde eğitim gördü. | She was educated at home. |
Pilot olması beklenmiyordu. | He wasn't expected to be a pilot. |
Aramadan vazgeçti. | The gave up the search. |
1936 d atahta geldi (geçti) | He came to the throne in 1936. |
En yaşlı olduğunuz için ilk gidebilirsiniz. | You can go first as you're the oldest. |
Ayşe Ali ile nişanlandı. | Ayşe got engaged to Ali. |
İstanbul'u ziyaret ederken ... | While I was visiting to İstanbul,... |
Şimdiye dek ilk kez, | For the first time ever, |
Oyun TV'de gösterildi. | The play was shown on TV. |
Rolü çoğunlukla törenseldi. | Her role was mostly ceremonial. |
devlet bakanı | government minister |
Başbakan yasaları imzaladı. | The prime minister signed the laws. |
Burada yüzmesine izin verilmiyor. | It is not allowed to swim here. |
Fikrimi ifade ediyorum. | I'm expressing my opinion. |
politik düşünce | political opinion |
klasik kıyafet | classic outfit |
Sesi anında tanınabilir. | Her voice is instantly recognizable. |
Nadir bir cins | a rare breed |
Ayrıca atları yetiştirdi ve yarıştırdı. | She also bred and raced horses |
Kardeşini görmekten özellikle memnun kaldı. | He was particularly pleased to see his brother. |
Kız arkadaşıyla ayrıldı. | He's broken up with his girlfriend. |
Bir yangın kasabayı yok etti. | A fire destroyed the town. |
Bugün doğum günümü kutluyorum. | I’m celebrating my birthday today. |
Bir Evlilik Yıldönümü | a wedding anniversary |
en uzun hizmet veren kraliçe | the longest serving queen |
Tren hızını azalttı. | The train reduced speed. |
Daha az para aldı | She received less money |
Çok kar yağmaya devam etti | It continued to snow heavily |
bir yıl sonra | a year later |
Onu tekrar görmek garip geldi. | It felt strange to see him again. |
Onu tarif etmeye çalıştım. | I tried to describe her. |
Çoraplarınız eşleşmiyor. | Your socks don't match. |