the first true city | İlk Gerçek Şehir |
It was founded in 1998. | 1998 yılında kuruldu. |
People had come up with a script of signs. | İnsanlar, bir işaret yazısı bulmuşlardı. |
The Zapotec devised an early writing system. | Zapotec erken bir yazı sistemi tasarladı. |
sacrificed enemies | kurban edilen düşmanlar |
They were portrayed on stone stelae | Stelae'de tasvir edildiler |
Later monuments name enemy places. | Sonrakş anıtlar düşman yerlerini adlandırır. |
They defeated the enemy. | Düşmanı yendiler. |
as a sacred centre. | kutsal bir merkez olarak. |
The objects unearthed indicate a new civilization. | Ortaya çıkarılan nesneler yeni bir medeniyeti gösterir. |
a cave beneath the Pyramid | Piramidin altında bir mağara |
She was regarded as a famous singer. | Ünlü bir şarkıcı olarak kabul edildi. |
How long will the meeting last? | Toplantı ne kadar sürecek? |
the shooting occurred at about 12.30 a.m. | Çekim saat 12.30'da gerçekleşti. |
Her condition deteriorated rapidly. | Durumu hızla kötüleşti. |
Police recovered the stolen money. | Polis çalınan parayı kurtardı. |
He appeared calm and relaxed. | Sakin ve rahat görünüyordu. |
The city used to begin as a sacred centre. | Şehir kutsal bir merkez olarak başlardı. |
The city might begin as a sacred centre. | Şehir kutsal bir merkez olarak başlayabilir. |
The city would have begun as a sacred centre. | Şehir kutsal bir merkez olarak başlayacaktı. |
The city should have begun as a sacred centre. | Şehir kutsal bir merkez olarak başlamış olmalıydı. |
The city may have begun as a sacred centre. | Şehir kutsal bir merkez olarak başlamış olabilir. |
instead of watching TV | TV izlemek yerine |
His success was due to hard work. | Başarısı sıkı çalışmadan kaynaklanıyordu. |
on behalf of him | onun adına |
similar to yours | Seninkine benzer |