Carving pumpkin is fun to do. | Balkabağı oyma, yapmak için eğlencelidir. |
in the fall | sonbaharda |
in other countries | başka ülkelerde |
They carve pumpkins to celebrate Halloween. | Cadılar Bayramı'nı kutlamak için balkabağı oyuyorlar. |
medium size | orta boy |
I brought the tools. | Araçları getirdim. |
toothpick | kürdan |
small saw is very sharp. | Küçük testere çok keskin. |
I need a tape to stick the paper. | Kağıdı yapıştırmak için bir banta ihtiyacım var. |
I have an adult to help me. | Bana yardım edecek bir yetişkin var. |
Cut the stem of the pumpkin. | Balkabağının sapını kesin! |
He used the spoon to scrape. | Kaşığı kazıma için kullandı. |
The walls should be about 1 cm thick. | Duvarlar yaklaşık 1 cm kalınlığında olmalıdır. |
She draws pattern. | Desen çiziyor. |
She poked holes tracing entire patterns | Tüm desenleri izleyen delikler açtı |
You' ll transfer the pattern onto the pumpkin. | Deseni balkabağına aktaracaksınız. |
Remove the paper. | Kağıdı çıkarın. |
from dot to dot | noktadan noktaya |
You can place the candle inside the pumpkin. | Mumu balkabağının içine yerleştirebilirsiniz. |
Cut a hole on the top. | Üstte bir delik kesin. |
This allows smoke to escape. | Bu, dumanın dışarı çıkmasını sağlar. |
She lit the candle. | Mumu yaktı. |
Your design was glowing back at you. | Tasarımınız size geri parlıyordu. |
This tape doesn’t adhere (to the floor) very well. | Bu bant (yere) çok iyi yapışmıyor. |
I look on my own | Kendi başıma bakıyorum |
occasions | durumlar |
street salesmen | sokak satıcısı |
greengrocer | manav |
I like to take a trip with my friends | Arkadaşlarımla bir yolculuğa çıkmayı seviyorum |
I like going to places I have never been to | hiç gitmediğim yerlere gitmeyi severim |
I got used to it | Alıştım. |
she got influenced | etkilendi |
exaggerate | abartmak |
I watched it very close | Çok yakından izledim |
permanent | kalıcı |
your favorite feature of your phone or computer | Telefonunuzun veya bilgisayarınızın en sevdiğiniz özelliği |
would you recommend this park to others | bu parkı başkalarına tavsiye eder misin |
pick - choose | seçmek |
what do your parents do towards their grandchild | ailen torunlarına karşı ne yapıyor |
all of a sudden | birdenbire |
convince | ikna etmek |
everything is alive | her şey canlı |
humid | nemli |
my favorite thing do on the weekends is | hafta sonları en sevdiğim şey |
one thing I have always wanted to learn | her zaman öğrenmek istediğim bir şey |
I wonder about France | Fransa'yı merak ediyorum |
the best advice I have received is | aldığım en iyi tavsiye |
use your time effectively | zamanınızı verimli kullanın |
I would try driving | Araba sürmeyi denerdim |
invisible | görünmez |
memorable - unforgettable | unutulmaz |
take a trip | bir geziye çıkmak |
take care | iyi bakmak |
impact - effect | etki |
bless you | çok yaşa |
invention | icat, buluş |
biggest challenge I've overcome in my life | hayatımda üstesinden geldiğim en büyük zorluk |
artificial lake | yapay göl |
raw fish | çiğ balık |