O kadar çalıştım, ancak başaramadım. | I studied hard; however, I couldn't pass. |
Yağmur yağsa da, yürüyüşe çıkacağım. | It may rain, nevertheless, I will go for a walk. |
Zor bir proje oldu, yine de tamamladık. | It was a challenging project; nonetheless, we completed it. |
Geç kaldım, buna rağmen sizi bekledim. | I was late, even so, I waited for you. |
Hala daha çalışıyorum. | I am still working. |
Çalıştı, ama hala başaramadı. | He tried, yet he couldn't succeed. |
Zor olsa da, denemeye değer. | It's tough; worth trying though. |
Olsa bile, ona yardım edeceğim. | I will help him, although it may be difficult. |
Zor bir karar, diğer yandan gerekli. | It's a difficult decision; on the other hand, it's necessary. |
Kışı severim, karşılık yazı seversin. | I love winter; in contrast, you love summer. |
Herkes kahveyi sever, tersine ben çay içerim. | Everyone loves coffee; conversely, I prefer tea. |
Zor olsa bile, pes etmeyeceğim. | It's challenging, even though, I won't give up. |
Şimdi ki durum göz önüne alındığında, planlarımızı değiştirmeliyiz. | Now that we see the situation, we need to change our plans. |
Dikkatlice çalışmalısın, ki başarılı olasın. | You must study carefully, so that you can succeed. |
Yazılı sınav zordu; bununla birlikte, başarılabilecek bir şeydi. | The written exam was tough; that said, it was achievable. |
Buna rağmen, ona yardım etmeye karar verdim. | I decided to help him in spite of that. |
Gece geç saatte çalıştı, yine de sabah erken kalktı. | He worked late at night, nevertheless, he woke up early. |
Ne kadar çalışırsam çalışayım, konuyu anlamıyorum. | However much I study, I don't understand the subject. |
Ne olursa olsun, her zaman yanında olacağım. | I will be there for you, regardless of what happens. |
Zor olabilir, ama yine de denemelisin. | It may be tough, all the same, you should try. |
Her durumda, planımıza sadık kalacağız. | We will stick to our plan, at any rate. |
Her halükarda, buluşmaya geleceğim. | I will come to the meeting, in any event. |
Ne olursa olsun, bu projeyi tamamlayacağız. | We will complete this project, at any rate. |
Geçmişte hatalar yaptık, yine de ilerlemeye devam ediyoruz. | We made mistakes in the past; nevertheless, we continue to progress. |
Yağmur yağsa da, buna rağmen dışarı çıkıyorum. | It may rain, even so, I still go outside. |
O kadar çalıştım, ancak başaramadım. | I studied hard; however, I couldn't pass. |
Yağmur yağsa da, yürüyüşe çıkacağım. | It may rain, nevertheless, I will go for a walk. |
Zor bir proje oldu, yine de tamamladık. | It was a challenging project; nonetheless, we completed it. |
Geç kaldım, buna rağmen sizi bekledim. | I was late, even so, I waited for you. |
Hala daha çalışıyorum. | I am still working. |
Çalıştı, ama hala başaramadı. | He tried, yet he couldn't succeed. |
Zor olsa da, denemeye değer. | It's tough; worth trying though. |
Olsa bile, ona yardım edeceğim. | I will help him, although it may be difficult. |
Zor bir karar, diğer yandan gerekli. | It's a difficult decision; on the other hand, it's necessary. |
Kışı severim, karşılık yazı seversin. | I love winter; in contrast, you love summer. |
Herkes kahveyi sever, tersine ben çay içerim. | Everyone loves coffee; conversely, I prefer tea. |
Zor olsa bile, pes etmeyeceğim. | It's challenging, even though, I won't give up. |
Şimdi ki durum göz önüne alındığında, planlarımızı değiştirmeliyiz. | Now that we see the situation, we need to change our plans. |
Dikkatlice çalışmalısın, ki başarılı olasın. | You must study carefully, so that you can succeed. |
Yazılı sınav zordu; bununla birlikte, başarılabilecek bir şeydi. | The written exam was tough; that said, it was achievable. |
Buna rağmen, ona yardım etmeye karar verdim. | I decided to help him in spite of that. |
Gece geç saatte çalıştı, yine de sabah erken kalktı. | He worked late at night, nevertheless, he woke up early. |
Ne kadar çalışırsam çalışayım, konuyu anlamıyorum. | However much I study, I don't understand the subject. |
Ne olursa olsun, her zaman yanında olacağım. | I will be there for you, regardless of what happens. |
Zor olabilir, ama yine de denemelisin. | It may be tough, all the same, you should try. |
Her durumda, planımıza sadık kalacağız. | We will stick to our plan, at any rate. |
Her halükarda, buluşmaya geleceğim. | I will come to the meeting, in any event. |
Ne olursa olsun, bu projeyi tamamlayacağız. | We will complete this project, at any rate. |
Geçmişte hatalar yaptık, yine de ilerlemeye devam ediyoruz. | We made mistakes in the past; nevertheless, we continue to progress. |
Yağmur yağsa da, buna rağmen dışarı çıkıyorum. | It may rain, even so, I still go outside. |