yardım etmek için | in order to help |
muzların yanı sıra | as well as bananas |
Kongremiz kuruldu. | Our Congress was established. |
Afrika halkının temsilcileri tarafından | by the representatives of African people |
Ali Veli tarafından yetiştirildi. | Ali was brought up by Veli. |
Uçak havalandı. | The plane took off. |
Lütfen formu doldurun. | Please fill in the form. |
Fiyatlar düştü. | Prices came down. |
(için) bir fikir bulmak | (to) come up with AN IDEA |
bir şeyle karşılaşmak | (to) come across with something |
(için) bir proje yürütmek | (to) carry out a project |
özel jet yerine (ondan ziyade) | rather than a private jet |
samimi bir günlük | an intimate journal |
Tuhaf görünüyor. | It seems bizarre. |
İsrail Filistin'i işgal etti. | Israel occupied Palestine. |
burası bir halk kütüphanesi. | This is a public library. |
Burası özel bir kütüphane. | This is a private library. |
Bu zor bir sorudur. | This is a challenging question. |
çok önemli bir egzersiz | a crucial exercise |
yumuşak ve nazik | gentle |
samimi bir soru | an intimate question |
eski adıyla Ali | formerly known as Ali |
Bilgisayarlar 10 yıl önce tanıtıldı. (uygulamaya konuldu) | Computers were introduced 10 years ago. |
doğru bir şekilde, kesin bir şekilde | accurately |
Lütfen kendinizi tanıtın. | Please introduce yourself. |
(için) araştırma yapmak | (to) conduct research |
DTÖ bir anlaşma yayınladı. | The WTO issued an agreement. |
Uluslararası Ticaret | international trade |
Sovyet birlikleri | the Soviet troops |
Anneme yardım etmek zorundaydım. | I had to help my mum. |
Reddettim. | I refused. |
ayrıca (bunun yanısıra, bunun yanında) | besides |
Bu şehri yürüyerek keşfedelim. | Let's explore this city on foot. |
Zaman baskısı altındasınız. | You are under pressure for time. |
Zaten (Madem ki) geç kaldığımıza göre ... | Now that we are already late, ... |
yan yana | side by side |
Sıtma Ali'yi öldürdü. | Malaria killed Ali. |
bu bölge | this territory |
Beyaz adamın mezarı | White man's grave |
Ali o kadar zengin ki... | Ali is ro rich that ... |
Ali o kadar zengin bir insan ki... | Ali is such a rich person that ... |
Ali subay olarak atandı. | Ali was appointed as an officer. |
Uyuyabilirim. | I might sleep. |
Konya muhafazakar bir şehir olarak kabul edilir. | Konya is considered to be a conservative city. |
Turistik bir yer | a tourist destination |
Muhteşem manzaralar | spectacular sights |
devasa bir buz tabakası | a colossal ice sheet |
Grönland | Greenland |
değerli yaban hayatı | precious wildlife |
-dığı sürece | As long as |
durumda | in case |
Ben Konya'da yaşıyordum. | I used to live in Konya. |
Son 60 yılda (boyunca) | Over the last 60 years |
Çok fazla deneyimim var. | I have a lot of experience. |
mülk, eşya, sahip olunan şeyler | possessions |
görsel bilgi | visual information |
Cinsiyet farkı | a gender difference |
şiddetli yağmur nedeniyle | due to the heavy rain |
Ali'den dolayı | due to Ali |
görsel ipuçları | visual cues |