Görüşmeler bir uzlaşmayı hedefliyor. | The talks are aiming at a compromise. |
Bu parayla yaşayamam. | I can't live on this money. |
Son karar, bakanda yatmaktadır. | The final decison lies with minister. |
Bir doktor göndermemiz gerektiğini düşünüyormusunuz? | Do you think we should send for a doctor? |
Sana gerçekten sempati duyuyorum. | I really sympathize with you. |
Beni riskler konusunda uyardı | He warned me about the risks |
Tüm parasını kıyafetlere harcadı. | She spent all her money on clothes. |
Mektubu İngilizce'den Türk'e çevirdim. | I translated the letter from English to Turkish. |
Gary'yi utangaç olarak tanımladı. | She described Gary as shy. |
Göl tüm kasabaya su sağlar. | The lake supplies the whole town with water. |
Kararı hakkında herkesle kavga etti. | She quarrelled with everyone about her decision. |
Birçok insan penisiline kötü tepki verir. | Many people react badly to penicillin. |
Ali hastalığından kurtuldu. | Ali recovered from his illness. |
Genç bir adam onu boğulmaktan kurtardı. | A young man rescued her from drowning. |
Bu masa sizin rezerve edidi. | This table is reserved for you. |
Mehmet işinden istifa etti. | Mehmet resigned from his job. |
Haberlere nasıl tepki verdi. | How did she respond to the news? |
Akciğer kanseri sigaradan kaynaklanabilir. | Lung cancer may result from smoking. |
Sigara içmek akciğer kanserine neden olabilir. | Smoking may result in lung cancer. |
Onun cesareti için onu ödüllendirmeliyiz | We must reward him for his bravery |