Şöhret uğruna kişisel hayatını feda etti. | He has sacrificed his personal life for the sake of celebrity. |
Bugün hiçbir şeye odaklanamam. | I can't focus on anything today. |
Bana güldü. | He laughed at me. |
Çözüm bulmaya odaklanalım. | Let's concentrate on finding solution. |
Saygıyla davranılmasına alıştım. | I' m accustomed to being treated with respect |
Teknisyenler kusurlu işçilik için eleştirildi | Technicians were criticized for defective workmanship |
Sana inanıyorum. | I believe in you. |
Demokrasi eşitlikle beslenir. | Democracy feeds on equality. |
Dürüstlüğünden ötürü övülmelidir. | He should be praised for his honesty. |
Ata 500000 pound bahis oynadı. | She bet £500,000 on the horse |
Arkadaşından biraz para ödünç aldı. | He borrowed some money from his friend. |
Çocuklara ne olduğunu umursamıyor musunuz? | Don’t you care about what happens to the children? |
Cinayetden suçlandılar. | They charged for murder. |
Sadece gece kulübüne girmek için size 20 dolar ücret alıyorlar. | They charge you with $20 just to get in the nightclub. |
Düşmanla işbirliği yaptığından şüpheleniliyordu. | He was suspected of collaborating with the enemy. |
İçecek bir şey istermisin? | Would you care for a drink? |
Yeni saç kesimim hakkında/hakkında herhangi bir yorum istemiyorum | I don't want any comments on/about my new haircut |
Son zamanlarda kötü bir geri dönüşten şikayet ediyor | She's been complaining of a bad back recently |
Melih' in harika yemeklerine iltifat ettim. | I complimented Melih on his great cooking. |
Sürüş testini geçtiği için onu tebrik ettim. | I congratulated him on passing his driving test. |