SEARCH
🇬🇧
MEM
O
RY
.COM
4.37.48
Guest
Log In
Homepage
0
0
0
0
0
Create Course
Courses
Last Played
Dashboard
Notifications
Classrooms
Folders
Exams
Custom Exams
Help
Leaderboard
Shop
Awards
Forum
Friends
Subjects
Dark mode
User ID: 999999
Version: 4.37.48
www.memory.co.uk
You are in browse mode. You must login to use
MEM
O
RY
Log in to start
Index
»
Academy T1 - English Cloze - Writing
»
FALL
»
145 EU
level: 145 EU
Questions and Answers List
level questions: 145 EU
Question
Answer
_ _The ____ was delayed due to bad weather. (Uçuş kötü hava koşulları nedeniyle gecikti.)
flight
_ _I always _____ during thunderstorms. (Fırtınalar sırasında her zaman korkarım.)
get scared
_ _You need to have ____to face your fears. (Korkularınla yüzleşmek için cesaret göstermen gerekiyor.)
courage
_ _Horror movie is ____. (Korku filmi korkutucu.)
creepy
_ _She _____her jacket because it was cold outside.(Dışarısı soğuk olduğu için ceketi giydi.)
put on
_ _The cat ____ when it saw the dog approaching. (Köpeği yaklaşırken gören kedi kaçtı.)
ran away
_ _____girls often enjoy spending time with their friends and going to the mall.(Genç kızlar genellikle arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi ve alışveriş merkezine gitmeyi sever.)
teenage
_ _"Disney Channel doesn't ___me to watch cartoons.” (Disney Channel, çizgi film izlememe izin vermiyor.)
allow
_ _You will go on playing voleyball ____. (Bir süre voleybol oynamaya devam edeceksin.)
for a while
_ _I have _____new music, and I will listen to it. (Yeni müzikler keşfettim ve onları dinleyeceğim.)
found
_ _Don’t ____ it. (Bunu söyleme.)
mention
_ _Earphones looks ____-than headphones. (Kulaklıklar, kulak üstü başlıklardan daha şirin görünüyor.)
cuter
_ _I can _____ a book or pencil from my friend. (Arkadaşımdan bir kitap veya bir kalem alabilirim.)
get
_ _When I _____ my firends, I talk to them. (Arkadaşlarımla karşılaştığımda onlarla konuşurum.)
come across
_ _The decision was made ____the team members. (Karar, takım üyeleri arasında alındı.)
among
_ _She drives an ____ car to reduce her carbon footprint. (Karbon ayak izini azaltmak için elektrikli bir araba kullanıyor.)
electric
_ _The players were excited to put on their volleyball _____ before the match. (Oyuncular, maçtan önce voleybol formalarını giymek için heyecanlıydılar.)
jerseys
_ Before going to the party, I need to______make-up. (Partiye gitmeden önce makyaj yapmam gerekiyor.)
put on
_ _The books I read the _____are novels. (En çok okuduğum kitaplar romanlar.)
most
_ "This is the song I listen to the_____.” (En çok dinlediğim şarkı bu.)
most
_ _I need to buy a new ____straightener. (Yeni bir saç düzleştirici almam gerekiyor.)
hair
_ _I think she’s ____ of me because of my new car. (Sanırım yeni arabam yüzünden beni kıskanıyor.)
jealous
_ _He was ____ because his sister got more attention. (Kardeşi daha fazla ilgi gördüğü için kıskanıyordu.)
jealous
_ _We ___ leave now if we want to catch the train.(Treni yakalamak istiyorsak, şimdi ayrılmamız daha iyi olur.)
Had better
_ _"That movie was so ____, I couldn't stop laughing!”(O film o kadar komikti ki, gülmekten bir türlü duramadım!)
Hilarious
_ _"She has long ___ that reaches her waist.” (Onun, beline kadar uzanan uzun saçları var.)
hair
_ _"They _____ the patch onto the pants.”(Onlar, pantolona yamanın parçasını diktiler.)
sewed
_ _"Yesterday, I _____ my Barbies in new clothes.” (Dün Barbilerimi yeni kıyafetlerle giydirdim.)
dressed
_ _"If she _____harder, she would pass the exam.” (Daha çok çalışsaydı, sınavı geçerdi.)
studied
_ _"She _____ her dolls very carefully.” (O, bebeklerine çok dikkatli bakar.)
looks after
_ _"She told me she _____to travel next year.” (Bana gelecek yıl seyahat edeceğini söyledi.)
was going
_ _They are ___ their appearance and spend hours getting ready. (Görünümleriyle takıntılılar ve hazırlanmak için saatler harcıyorlar.)
obsessed with
_ _She looked ___ in her wedding dress. (Düğün elbisesiyle kusursuz görünüyordu.)
flawless
_ _The problem was so __ that even a child could solve it. (Sorun o kadar belliydi ki, bir çocuk bile çözebilirdi.)
obvious
_ _Don’t ____; it wasn’t that bad. (Abartma; o kadar kötü değildi.)
exaggerate
_ _She believes that her wishes will ____. (O, dileklerinin gerçek olacağına inanıyor.)
come true