| Eğer param olsaydı, bir araba alırdım. | If I had money, I would buy a car. |
| Eğer zamanım olsaydı, seni ziyaret ederdim. | If I had time, I would visit you. |
| Eğer İngilizce bilseydim, Amerika’da yaşardım. | If I knew English, I would live in America. |
| Eğer daha genç olsaydım, dans ederdim. | If I were younger, I would dance. |
| Eğer yorgun olmasaydım, dışarı çıkardım. | If I weren’t tired, I would go out. |
| Eğer aç olsaydım, yemek yerdim. | If I were hungry, I would eat. |
| Eğer susamış olsaydım, su içerdim. | If I were thirsty, I would drink water. |
| Eğer hava güzel olsaydı, parka giderdim. | If the weather were nice, I would go to the park. |
| Eğer zengin olsaydım, seyahat ederdim. | If I were rich, I would travel. |
| Eğer uçabilseydim, her yere giderdim. | If I could fly, I would go everywhere. |
| Eğer onu tanısaydım, ona yardım ederdim. | If I knew him, I would help him. |
| Eğer daha fazla zamanım olsaydı, kitap okurdum. | If I had more time, I would read books. |
| Eğer bir araba alabilseydim, yeni bir araba alırdım. | If I could buy a car, I would buy a new one. |
| Eğer bir evim olsaydı, bahçe yapardım. | If I had a house, I would make a garden. |
| Eğer deniz kenarında yaşasaydım, her gün yüzerdim. | If I lived by the sea, I would swim every day. |
| Eğer daha iyi bir işim olsaydı, mutlu olurdum. | If I had a better job, I would be happy. |
| Ben gelince, o uyudu. | When I came, she slept. |
| Zil çalınca, ders bitti. | When the bell rang, class ended. |
| Yağmur yağınca, içerideyiz. | When it rains, we’re inside. |
| O yorulunca, kızar. | When he’s tired, he gets mad. |
| O sevinince, şarkı söyler. | When she’s happy, she sings. |
| Telefon çalınca, korkarım. | When the phone rings, I’m scared. |
| Güneş batınca, hava soğur. | When the sun sets, it gets cold. |
| Çok yiyince, uykumuz gelir. | When we eat a lot, we feel sleepy. |
| Müzik çalınca, bebek dans eder. | When music plays, the baby dances. |
| Işık sönünce, mum yakarız. | When lights go out, we use candles. |
| Ders çalışırken, müzik dinlerim. | When I study, I listen to music. |
| O gezerken, resim çeker. | When she travels, she takes photos. |
| O yemek yaparken, dağıtır. | When he cooks, he makes a mess. |
| Plaja gidince, yüzeriz. | When we go to the beach, we swim. |
| Onlar gelince, eğleniriz. | When they come, we have fun. |
| Hasta olunca, yatarım. | When I’m sick, I stay in bed. |
| Hava soğuyunca, ceket giyerim. | When it’s cold, I wear a jacket. |
| O iş bitince, spora gider. | When she finishes work, she goes to the gym. |
| Boş zamanı olunca, oyun oynar. | When he has free time, he plays games. |
