| Yağmur yağarsa, içeride kalacağım. | If it rains, I will stay inside. |
| Vaktim olursa, yürüyüşe çıkacağım. | If I have time, I will go for a walk. |
| Çok çalışırsan, testi geçeceksin. | If you study hard, you will pass the test. |
| Çok yerse, hasta hissedecek. | If he eats too much, he will feel sick. |
| Tren geç kalırsa, işe geç kalacağım. | If the train is late, I will be late for work. |
| Acele etmezse, otobüsü kaçıracak. | If she doesn't hurry, she will miss the bus. |
| Şimdi çıkarsak, zamanında varacağız. | If we leave now, we will get there on time. |
| Kahvaltı yapmazsan, sonra acıkacaksın. | If you don't eat breakfast, you will be hungry later. |
| Ceket giymezse, üşütecek. | If he doesn't wear a jacket, he will catch a cold. |
| Güneş parlarsa, plaja gidebiliriz. | If the sun is shining, we can go to the beach. |
| Bitkileri sulamazsan, ölecekler. | If you don't water the plants, they will die. |
| Alarm kurmazsam, fazla uyuyacağım. | If I don't set an alarm, I will oversleep. |
| Acele etmezsek, filmi kaçıracağız. | If we don't hurry, we will miss the movie. |
| Acele etmezlerse, konsere geç kalacaklar. | If they don't hurry up, they will be late for the concert. |
| Kapıyı kilitlemezsen, herkes içeri girebilir. | If you don't lock the door, anyone can come in. |
| Parka gidersek, piknik yapabiliriz. | If we go to the park, we can have a picnic. |
| İlacını almazsa, iyileşmeyecek. | If she doesn't take her medicine, she won't get better. |
| Alışveriş yapmazsak, yiyecek bir şeyimiz olmayacak. | If we don't buy groceries, we won't have anything to eat. |
| Faturayı ödemezsen, elektriği kesecekler. | If you don't pay the bill, they will cut off the electricity. |
| Sigara içmeyi bırakmazsa, sağlık sorunları olacak. | If he doesn't stop smoking, he will have health problems. |
| Arkadaşımla kitaplar hakkında konuştum. | I talked about books with my friend. |
| Dünya klasiklerini okurum. | I read world classics. |
